-
Saliha Kübra Ağaç
04 Mayıs 2021 10:30 - LÖSEMİ DEĞİL KAHRAMANLARIMIZ GÜÇLÜ!LÖSEMİ DEĞİL KAHRAMANLARIMIZ GÜÇLÜ!
Merhaba sevgili okurlar,
Yeni yazımda yazacağım konu her zaman güncelliğini koruyan ve farkında olmamızı gerektiren fakat çoğu kez farkında olmadığımız önemli bir konu. Çok fazla bilinçli bireylerin yanında, bilinçsiz ve duyarsız kalan bireylerimizde mevcut. Bu konuyla ilgili olarak kısaca bir durumdan bahsedip sonrasında ise konun sebebini açıklamak istiyorum...
Yaşantınız boyunca mutlaka bir kere bile olsa hastaneye gitmiş ve tedavi görmüşsünüzdür. Kiminiz baş ağrısı şikayetiyle, kiminiz diş ağrıları, bel ağrıları, karın ağrıları vs. Bir çok hastalık şikayetiyle hastane koridorlarında sıra bile beklemiş ve hemen iyleşip çıkmak, normal hayatına dönmek istemiştir. Her hastalığın zorluğu tabiki vardır. Bu zorlukların yanı sıra kolay ve acısız tedavisi de mevcuttur. Peki tedavi olmayan veya çok zor tedavisi olan menhus diye adlandırdığımız hastalıklar, adını bile söylemeye cesaret edemediğimiz ve bu hastalıklardan biri olan
Lösemi;
Lösemi halk dilinde kan kanseri. Her yaşta görülebilen bir kanser çeşidi olan kan kanseri, genelikle çocuklarda yetişkinlere oranla daha yaygın görülen bir hastalıktır. Bir çok belirtisi vardır; kemik ağrıları, halsizlik, ateş, kilo kaybı, vücudun herhangi bir yerinde bir veya birden fazla morluk,ani kanamalar, bezeler, karaciğer büyümesi, dalak büyümesi gibi bir çok belirti ve bu belirtiler dâhi bir insanın düşününce ne acılar çektiğinin bir göstergesidir. Çocuklardadaha sık görülmesinin nedeni erişkinlerdeki gibi çevresel faktörlerine bağlı değildir. Erişkinlerde zararlı madde sigara-alkol kullanımı, kimyasallara maruz kalma, enfeksiyonlar, beslenme gibi faktörler kanser yaparken, çocuklarda lösemi genellikle genetik nedenlere bağlı olarak oluşur.
Yetişkinlerimiz hastalığa daha vakıf kalırken
Lösemi çocuklarımız, çok fazla hastalığı ve bu hastalığın sonuçlarından bir haber acı çekmekte. Hasta yakınları da bu durumdan çok kötü etkilenmekte, üstelik bu hasta yakınları maddi anlamda zorluklar içerisinde ise bu durum çıkılamaz hal alabiliyor. Lösemili çocuklarımızın sesine kulak verince şöyle bir cümle kurmak istedim.
"Benim oyuncağım hasta koltuğum ,damar yolu kelebeğim. Benim manzaram pencere pervazı, hastane koridoru. Ben lösemiyim yaşım hâlâ çocuk. Tek korkulu rüyam geceleri koridordan gelen ayak sesleri, çünkü o sesler benden onlarca tüp kan alınacağının, kollarımın delik deşik olmasının göstergesi. Doktorları çok seviyoruz hemşir abi ve hemşire ablaları da, fakat canımız çok yanıyor çoğu zaman kemik ağrıları sebebiyle uyuyamıyoruz."
Yumru büyüklüğünde ki bir kalbe dünyalar sığarken, dünyada o kalpler sancılı acılar çekerek büyüyor söylemesi çok zor, yada melek oluyor.
Peki bu hastalığın tedavisi var mı? Uygulanan tedavi kalıcı mı? Tedavi sonrasında hastalığın tekrar nüksetme ihtimali var mı? Bizler neler yapabiliriz?
Bu soruları kısaca cevaplamak istiyorum.
""Tedavi öncelikle genel durumun düzeltilmesi yöntemleri ile başlar. Bu safhada kan veya kanın içindeki özel hücrelerini donörlerden (gönüllü kan verici kişi) alınarak lösemili hastaya verilmesi, enfeksiyon mevcutsa gerekli mücadelelerin yapılması, böbreklerin, karaciğer ve kalbin kemoterapi ilaçlarının yan etkilerinden korunma önlemlerinin alınması çok önemlidir.
Ayrıca hastaların ve ailelerin hastalık hakkında bilgilendirilmesi, löseminin umutsuz değil, tersine iyi bir tedavi ve moral desteği ile lösemide %85'lere varan oranda iyileşmenin sağlandığının açıklanması tedavinin ikinci basamağıdır. Tedavi Esasları ve İlk Tedavi Ccedil; çok yüksek doz, birbirinden farklı en az 6 çeşit ilacın 4-6 hafta içerisinde damardan ve ağızdan verilmesidir. Burada amaç, blast adı verilen kötü huylu ana hücrelerin yok edilmesidir.
Ancak bu kemoterapi ilaçları, maalesef yalnızca kötü hücreleri etkilememekte, vücudumuzun iyi, faydalı hücrelerini de yok etmektedir. Bu nedenle, çocuklarımızın saçları dökülmekte, ağızlarında, bağırsaklarında yaralar açılmakta, halsizleşmektedirler. Yine, vücudumuzu enfeksiyonlara karşı koruyan savunma hücreleri de ilaçlarla yok edildiğinden bağışıklık sistemi yıkılmakta, en ufak bir mikrop, hastalık etkeni dahi tüm vücuda yayılıp ağır ateşli enfeksiyonlara neden olmaktadır.
Bu nedenle lösemili çocuklarımız etraflarındaki insanlardan, havadan, sudan mikrop almamak ve korunmak için maske takmaktadırlar."
Her ne kadar tedavisi olsada hastalığın 5 yıl içinde tekrar nüksetme oranın da yüksek.
Bizler neler yapabiliriz.
Lösemili çocuklar pandemiden önce maske taktıklarında , çevreden gelen acaba bu çocuk bulaşıcı hastalık mı ? taşıyor , banada bulaşır mı ? gibi kaygılı düşüncelere dalıyordu.Bu durum çocukların piskolojik olarak dışlanması hastalığı atlatmayı çok daha fazla güçleştiriyordu. Çocuklarımıza lösemi arkadaşlarına karşı hoş görülü ve bu hastalık evresinde her zaman destek olmaları bilincini yerlestirmeliyiz.
Ve bir diğer yapacağımız önemli şey
"3 tüp kan bir can" yani kan bağışı yaparak bir canı kurtarabiliriz. Kan ve ilik bağışında çok basit ve hiç bir şekilde normal hayatınızı zora koymayacak yöntemler kullanılmakta.
Sayılı şekilde lösemili çocuklarımıza destekte bulunan dernekler vardır. Bu derneklere çocuklarımıza ulaşıp gönüllü olarak destek verdikleri için teşekkür etmeli ve aynı şekilde her birimiz birer gönüllü olmalıyız. Ülkemizde lösemi ve kanser türlerinde umarım çok daha iyi yerlere gelinir.
İyiliğin sürekli artması dileğiyle. Sağlıcakla ve esenlikle kalın... Bir dahaki yazımda görüşmek dileğiyle...
Not: Lösev derneğinden hastalıkla ilgili bilgi alınmıştır.
Yardımda bulunacağınız kuruluşun gerçekliğinden emin olun lütfen.
Read Next