-
Enver Akçiçek
12 Aralık 2020 15:02 - Yumuşak GüçYumuşak Güç
Monocle dergisi her yıl yaptırdığı anketlerle ülkelerin yumuşak güç konusundaki performansını ölçüyor.
Son yaptırdığı (2019) ankette ise Fransa listenin başında yer alıyor. Onu Almanya, Japonya ve Kanada gibi ülkeler izliyor. Türkiye ise ilk 25. Sıraya girmediği için listede yer almıyor.
Peki bu anketler neyi ölçüyor? Nedir yumuşak güç?
En basit tanımla, bir ülkenin yarattığı kültürel cazibe ve bu kültürü ihraç edebilme becerisi.
Biraz açarsak....
Bir ülkenin sineması, müziği, TV dizileri, edebiyatı, yemek kültürü, moda trendi, üniversiteleri, akademik çalışmaları, sanatsal etkinlikleri, medya gücü, prestijli markaları, ve benzeri faaliyetler o ülkenin yumuşak güç parametreleridir.
Yumuşak güç sihirli bir kavram.
Giydiğimiz kıyafetten yediğimiz yemeğe, izlediğimiz filmden okuduğumuz kitaba kadar tercihlerimize yön veren; biz farkında olmadan yaşamlarımıza dokunan, davranışlarımıza şekil veren bir güç aslında.
Doğaüstü veya metafizik değil, fazlasıyla aşikar, ama bir o kadar sinsi ve müphem; adını pek duymasak da yaşamlarımızın adeta merkezinde yer alan bir güç!
Yumuşak güç (soft power) kavramını literatüre kazandıran kişi Amerikalı sosyal bilimci Joseph S. Nye. Son 20 yılın en etkili akademisyenleri içinde ilk sıralarda yer alan Nye, ABD dış politikasının belirlenmesinde ise en etkili akademisyen olarak gösteriliyor.
Gücün farklı boyutları üzerine çalışmaları olan Nye, yumuşak gücü, tüm güç türlerinin üzerinde bir yere konumlandırıyor. Yumuşak gücün birey ve toplum üzerindeki etkilerinin tüm diğer güç türlerinden daha etkili olduğunu iddia ediyor.
Yumuşak gücün sihirli etkisinin farkında olan ülkeler girişimciliğe, yeniliklere, inovasyona, Ar-Ge'ye, özgürlüklere ve demokratik gelişmelere kapı aralarken, bu gücün farkında olmayan ülkeler ise bütün enerjilerini silaha yani "sert güce" yatırmaya devam ediyorlar.
Kuşkusuz 21. yüzyılın söz sahibi ülkeleri yumuşak güç araçlarını etkin kullanabilen ülkelerdir.
Dünyada yumuşak güç araçlarını en etkili kullanan ülkelerin başında ABD geliyor. Amerikan kültürü yaratmış olduğu cazibeyle, sinemadan edebiyata, giyimden modaya, yemekten eğlence dünyasına kadar birçok alanda dünya toplumlarını derinden etkilemeye devam ediyor.
Hollywood sinemasıyla, TV dizileriyle, yiyecek-içecek kültürüyle, bilgisayar ve işletim sistemleriyle , medya ve sosyal medya araçlarıyla, üniversiteleri ve düşünce kuruluşlarıyla (think-tank) giyim ve moda kültürüyle, prestijli markaları ve sayamadığım daha birçok özelliğiyle Amerikan kültürü dünya toplumları üzerinde ciddi bir etkiye sahiptir.
Türkiye olarak, yumuşak güç konusunda elbette sıfır seviyesinde değiliz. TV dizilerimiz bir çok ülkede izleniyor, yemek kültürümüz bir çok ülkede ilgi görüyor, ancak bu yelpaze çok dar. Markalaşma ve ulaşılabilir olma konusunda kat etmemiz gereken daha çok yol var. Etkili bir vizyon ve kurumsallaşmış bir anlayışla, öz değerlerimizi dünya toplumlarının cazibesine sunabilir ve yükselen bu trendi yakalayabiliriz!
Read Next